Kültürel Çalışmalar Üzerine


Türkiye’nin ve dünyanın asırlar boyunca elde ettiği hızın yüzlerce kat fazlasına son bir asırda eriştiği modern teknolojiler sayesinde elde ettiğimiz kazanımlar oldu. Alışmak zorunda olduğumuz yeni iletişim formatları, yeni bireysel ve sosyal yaşam imkânlarını da beraberinde getirdi. “Apartmanda cenaze olsa haberimiz olmuyor.”, “Millî ve manevî değerlere saygı kalmadı.” vb. şikâyetlerimiz, kimi zaman hoş bir nostaljiye dönüşse de üzerinde düşünmeye mecbur hissettiğimiz konular var. Türkiye’nin bu alanda geç fark ettiği konulardan birisi tarihle bağını koparmanın sonuçlarından birisi olan kimlik problemi oldu. Bu sadece bizim değil, tüm dünyanın problemi aynı zamanda. Örneğin çocuklarını dijital mecralara kaptırmak istemeyen ailelerin endişesi, giderek bir kuşak problemine doğru evriliyor. Çevrim içi oyunların, kültürel çalışmalar odaklı birer yumuşak güç projesi olduğunu konuşmaya başladık. Şurası muhakkak; tanımlama yapmak çözümü bulmak anlamına gelmiyor, probleme işaret ediyor sadece. Dünyada internete erişmeyen kimse kalmasın diye uzaya fırlatılan 60 adet internet uydusu sayesinde hedeflenen 12 bin uyduluk ağın gerçekleşme tarihi olarak 2027 sonu öngörülüyor. Dijital eşitsizlik neler getirecek, kestirmek kolay değil ama yeni bir eşitsizlik formatıyla yüzleşeceğimiz muhakkak. Baba ile oğulun, dede ile torunun arasındaki mesafe her geçen gün artıyor. Yağmur sonrası yürüyüşe çıkmak için elinden tutmak isteyeceğimiz çocuklarımız olmayacak. Bu uçurumun vakti çok da uzak değil.

Arnold Toynbee ve Daisaku İkeda’nın “Diyaloglar”ında geçen “Dünya Devleti” ve “Dünya Vatandaşlığı” kavramlarını tartışmaya başladığımız günlerden geçiyoruz. Kovid-19 salgını, beraberinde birçok tartışmayla beraber, geleceğin ihtiyaçlarına ivedilikle odaklanmamız gereken bir zemine sürükledi dünyamızı. “Hepimiz Zuckerberg’in gönüllü köleleriyiz.” diyen Byung Chul Han ile “Çevrim dışı Olma Hakkı” ndan bahseden Gerd Leonhard’ın endişeleri arasında fark yok. Big Data, sadece teknolojik anlamda değil kültürel anlamda da bizi kuşatacak. Geçmiş problemlerimizi iyice irdeledikten sonra, bugünden yola çıkarak geleceğin dünyasına nesillerimizi nasıl hazırlayacağımızı masaya yatırmalıyız. Bergman, Kieslowski, Kurosawa ve Tarkovksy gibi yönetmenlerin belirttiği gibi, ihtiyacı neyse onun izini süren ve onunla üretkenliğini artıran insanı kaybetmemeliyiz.

Ocak 2021’de yayınlayacağımız 11. sayımızın konusu Büyük Veri (Big Data). Yeni sayılarda buluşmak ümidiyle.